Giriş
Çoğu klasik anarşist,
anarşizmi, temel gerçeklerden oluşan bir yapı olarak gördü. Bu gerçeklerin
sadece dünyaya ifşa edilmeye ihtiyacı vardı ve anarşistler insanların, idea’nın
karşı konulmaz mantığıyla bir kez karşı karşıya kaldıklarında anarşist
olacaklarına inandılar. Bu, didaktik olma eğiliminin sebeplerinden
birisidir.
Neyse
ki, anarşist hareketin yaşanan pratiği bundan çok daha zengindir. Az sayıda
kişi bu sekilde anarşiste “dönüşmüştür”: insanlar için, anarşizmin kendi
yaşanmış tecrübeleriyle olan ilgisini ve kendi anlayış ve ilgilerine
yatkınlığını keşfederek, anarşizmi yavaş bir şekilde benimsemek oldukça yaygın
bir durumdur.
Anarşist geleneğin zenginliği, 19.
yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başından bize miras kalan anarşist olmayan
muhaliflerle anarşist bakış arasında karşı karşıya gelenlerin uzun tarihi
içinde kesin biçimde ortaya serilir. Anarşizm bu karşılaşma yoluyla gelişti ve
şimdi önceleri hareket için ikinci planda olan toplumsal çelişkilerin karşısına
çıkıyor. Örnek olarak, bir yüzyıl önce, ataerkilliğe karşı mücadele pek çok
anarşist için göreceli olarak daha ikinci planda bir kaygı konusuydu ve şimdi
bu, egemenliğe karşı mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak geniş kabul
görmüştür.
Kuzey Amerika’da, hem beyaz üstünlüğüyle savaşabilen
hem de kültürel çeşitliliğe ve kültürel değişime pozitif bir bakışı açıkça
ifade edebilen anarşizmin gelişmesinin ne anlama geldiğinin ciddi olarak
keşfedilmesi son 10-15 yıl içinde olmuştur. Yoldaşlar bu tür bir görevin tarihsel
referanslarını tanımlamak için oldukça sıkı çalışıyorlar, hareketimiz onu
kucaklamak için nasıl değişmek zorunda ve gerçek bir ırkçılık karşıtı anarşizm
neye benzeyecek?
Institue of
Anarchist Studies (Anarşist Çalışmalar Enstitüsü) kurucu üyesi
Ashanti Alston tarafından yapılan alttaki konuşma bu soruların bir kısmını
araştırıyor. Kara Panter Partisi ve Siyah Özgürlük Ordusu eski üyesi olan
Alston, anarşizmle (Siyah Özgürlük Ordusu ile ilgili eylemleri dolayısıyla
hapisteyken başlayan) kendi karşılaşmasını açıklıyor. Anarşizmin eski bakış
açılarının sınırlarına, siyah insanlarla olan çağdaş ilişkisine ve yeni bir
devrimci hareket inşa etmek için gerekli bazı temel ilkelere değiniyor.
Bu yazı, Alston tarafından 24 Ekim 2003 yılında New
York’daki Hunter Koleji’nde verilmiş konuşmanın yayına hazırlanmış bir
özetidir. Bu etkinlik Anarşist Çalışmalar Enstitüsü tarafından organize edilmiş
ve New York Şehir Üniversitesi Öğrenci Özgürleşme Eylemi Hareketi tarafından desteklenmiştir.
Chuck Morse
Kara Panter Partisi oldukça hiyerarşik olmasına rağmen, örgütteki tecrübelerimden çok şey öğrendim. Herşey bir yana, Panterler, diğer insanların mücadelelerinden öğrenme ihtiyacını aklıma soktu. Bunu yaptığımı düşünüyorum ve bu, benim bugün anarşist olmamın nedenlerinden birisidir. Tüm bunlardan sonra, eski stratejiler artık çalışmadığında, kendinizi bağımsız hale getirebildiğinizi ve tekrar ileriye doğru hareket edebildiğinizi görmek için bir şeyler yapmanın başka yollarına bakma ihtiyacı hissedersiniz. Biz Panterler’deyken ulusalcılardan, Marksist-Leninistlerden ve onlara benzeyen diğerlerinden çok çektik, fakat onların toplumsal dönüşüme yaklaşımlarının önemli problemleri vardı ve ben devrim yapma üstüne düşünmenin başka yolları olup olmadığını görmek için anarşizmi araştırdım.
Anarşizm hakkında bilgileri ülkenin dört bir yanındaki
hapishanelerdeyken bana gönderilen mektup ve broşürlerden öğrendim.
Başlangıçta, aldığım hiçbir materyali okumak istemedim – bunlara bakınca bana anarşizm
sadece kaos hakkında gibi görünüyordu ve herkes kendi bildiğini yapıyordu- ve
uzun bir süre ihmal ettim. Ancak –yalıtılma cezası aldığımda- çok zaman vardı
ve okuyacak başka hiçbir şeyim yoktu, canım sıkılıyordu, en sonunda (anarşizm
hakkında o güne kadar duyduğum her şeye rağmen) karıştırmaya başladım.
İnsanların mücadeleleri, kültürleri ve örgütsel oluşumları üzerine analizlerini
gördüğümde gerçekten çok şaşırdım – bu beni çok duygulandırdı.
Bu analizler, Panterler’de edindiğim tecrübeler
hakkında önemli şeyleri görmemde bana yardımcı oldu, ki bunlar benim için önceden
açık değildi. Örnek olarak, Huey P. Newton, Bobby Seal ve Eldridge Cleaver gibi
insanlara olan sevgimde bir problem olduğunun farkına vardım ve gerçekten
onları idealize ediyordum. Eğer siz birisine sizin lideriniz olarak işe
başlaması ve sizin yerinize tüm kararları alması için izin veriyorsanız, tüm
bunlardan sonra, bu sizin hakkınızda ne söyler? Anarşizm bana şunu görmemde
yardımcı oldu, size bir birey olarak saygı duyulmalı ve hiç kimse sizin
yerinize düşünmek için yeterince önemli değildir. Eğer, Huey P. Newton veya
Eldridge Cleaver’ı dünyadaki en kötü devrimciler olarak düşünsek bile, kendimi
de en az onlar kadar kötü bir devrimci olarak görmeliyim. Madem ki gencim, bir
beynim var. Düşünebilirim. Kararlar alabilirim.
Hapishanedeyken tüm bunları düşündüm ve kendimi
şunları söylerken buldum, “Adamım, biz gerçekten kendimizi problemler yaratacak
ve hizipler üretecek sınırlı bir yolla kurmuşuz. Biz düşünmeden bir programı
takip etmekle sınırlanmışız.” Kara Panter Partisi’nin tarihi, ki kendisi kadar büyüktür,
bu iskelete sahiptir. Totem direğindeki
en küçük insan bir işçi olarak varsayılır ve en tepede beyniyle bir kişi. Ancak
hapishanede öğrendim ki, bu kararların bazılarını kendim de alabilirdim ve
çevremdeki insanlar da bu kararları kendileri alabilirlerdi. Kara Panter
Partisi liderlerinin yaptığı her şeyi takdir etmeme rağmen, bazı şeyleri daha
farklı yapabileceğimizi ve böylece kendi potansiyellerimizi çok daha bütünüyle
kullanabileceğimizi ve ileriye dönük gerçek kendini-gerçekleştirme yönünde hareket
edebileceğimizi görmeye başladım. Başlangıçta kolay olmamasına rağmen, anarşist
materyallere batmıştım ve bana anlayış sağlamaya başladıkça elimden bırakamaz
buldum kendimi. Bana Kanada ve Detroit’ten broşür gönderen kişilere yazdım ve
daha fazla göndermelerini istedim.
Bununla birlikte, aldıklarımın hiç birisi Siyah halkla
veya Latinler’le uğraşmıyordu. Belki Meksika devrimi ile ilgili tesadüfi
tartışmalar oluyordu, ancak bizimle, burada, Birleşik Devletlerde ilgilenen
hiçbir şey yoktu. Ezici bir şekilde üstüne vurgu yapılanlar, anarşizmin kurucu
babaları –Bakunin, Kropotkin ve başka diğerleriydi, ancak bunlar Avrupalı
mücadeleleri adresleyen Avrupalı figürlerdi, gerçekte benimle konuşmuyorlardı.
Bunu bana uygulayacak bir figür bulmayı denedim. Siyahların
tarihine yeniden bakmaya başladım, Afrika tarihine ve diğer renklerdeki
insanların tarihine ve mücadelelerine. Avrupalı olmayan toplumlarda antik
çağlardan günümüze pek çok anarşist pratik örnekleri buldum. Bu benim için çok
önemliydi: Anti-otoriter bir yolda sadece Avrupalı insanların
çalışabileceklerini değil, fakat bizim hepimizin bunu yapabileceğini bilmeye
ihtiyaç duyuyordum.
Afrika’da bulduğum şeylerden cesaretlendim –kabile
olarak adlandırdığımız daha antik formlardan pek değil – ancak Zimbabwe,
Angola, Mozambik ve Gine’de ortaya çıkmış modern mücadelelerden. Öncü örgütler
tarafından yönlendirilseler bile, insanların yerelde radikal, demokratik
topluluklar kurduğunu gördüm. İlk defa, bu sömürgeci durumda, Afrikalı insanlar
Angolalılar’ın “popüler güç” dedikleri şeyi yaratıyorlardı. Bu popüler güç
oldukça anti-otoriter bir biçim aldı: İnsanlar sadece kendi yaşamlarını
yürütmüyorlardı, ancak aynı zamanda onları baskı altına alan herhangi bir
yabancı güçle savaşarak yaşamlarını dönüştürüyorlardı. Bununla birlikte, bu
özgürlük mücadelelerinin her biri insanlar özgürlüğe yaklaştıkça yeni baskıcı
yapılara maruz kalıyorlardı: örgüt liderliği, hükümet, ordunun toplumsal
konumunu yükseltme, zalimler kovulduğunda insanları kontrol etme gibi fikirlerle
etkileniyordu. Bir kez sözde zafer tamamlandığında, -zalimlere karşı yıllarca
savaşmış olan insanlar- silahsızlandırıldı ve gerçek popüler güce sahip olmak
yerine, eyaletin dümeninde yeni bir parti inşa edildi. Sonuçta, Angola, Gine,
Mozambik ve Zimbabwe’de gerçek bir devrim ya da hakiki bir özgürlük olmadı
çünkü yabancı zalimlerin yerine yerli zalimler geçti.
Sonuçta, burada, Birleşik Devletler’de ben Siyah
özgürlüğü için savaşıyorum ve merak ediyorum: bunun gibi bir durumdan nasıl
kaçınabiliriz? Anarşizm bana hadlerini bildirmemde ısrar ederek bu soruyu
cevaplamam için bir yol verdi, biz şu anda direnirken, karar alma ve icra etme
yapıları, sürece sürekli pek çok insan dahil ediyor ve “aydınlanmış” halkların
geri kalan herkes için karar almalarına izin verilmemeli. İnsanların
kendileri, kendi seslerini açıkça ifade ettikleri ve kendi kararlarını
verdikleri yapılar yaratmak zorundalar. Ben bunu diğer ideolojilerden
edinmedim: Ben bunu anarşizmden aldım.
Aynı zamanda, pratikte, anarşistik karar verme yapılarının
mümkün olduğunu görmeye başladım. Örnek olarak, Ağustos 2000’deki Cumhuriyetçi
Ulusal Konvansiyona karşı yapılan protestolarda, normalde dışlanan grupların
–beyaz olmayan insanların, kadınların ve gay-lezbiyenlerin- hareketliliğin her
türlü yönüne aktif olarak katıldıklarını gördüm. Biz, küçük grupların diğerleri
için kararlar almasına izin vermedik ve insanlar farklılıklara sahip oldukları
halde, onlar iyi ve faydalı görülüyorlardı. Panterler’deki tecrübemden sonra,
insanların aynı sayfada olmayı denemedikleri ve bazen çatışan çıkarlarımız için
çalışma girişimlerini içtenlikle kucakladıkları bir ortamda olmak, bu benim
için yeniydi.Bu bana anarşizmin nasıl uygulanabileceği üzerine bazı fikirler
verdi.
Bu aynı zamanda beni meraklandırdı: Eğer anarşizm
konvansiyon protestosundaki çeşitli gruplara uygulanabiliyorsa, ben, Siyah bir
eylemci olarak, bunları Siyah topluluk içinde uygulayabilir miydim?
Görüşlerimizin bazıları, mücadelemizi engelleyen
insanlar olarak bizim kim olduğumuz hakkındadır. Örnek olarak, Siyah topluluk
sıklıkla tek parça bir grup olarak dikkate alınır, ancak gerçekte pek çok
farklı çıkardaki topluluklardan oluşan bir topluluktur. Siyah olmanın pek fazla
etnik bir kategori olmadığını fakat olaylara farklı bakabilmek için muhalif bir
güç veya bir mihenktaşı olduğunu düşünüyorum. Siyah kültür her zaman muhalif
olmuştur ve hep, burada baskıya direnmenin yaratıcı yollarını bulma
hakkındadır. Sonuçta, Siyah anarşizmden bahsettiğimde, bu benim derimin rengine
bağlı bir şey değildir, fakat kişi olarak, direnebilecek birisi olarak ben
kimim, ben saplandığımda kim farklı bir şekilde görecek ve böylece farklı
yaşayacak.
Anarşizm hakkında benim için önemli olan şey, onun,
sizin asla eski, modası geçmiş yaklaşımlara yapışmamanız için ısrarıdır, ve her
zaman şeylere, duygulara ve düzenlemelere bakmakta yeni yollar bulmaya
çalışmasıdır. Benim örneğimde, anarşizm uygulamasında ilk bulunmam 1990’ların
başında, tekrar Kara Panter gazetesi çıkarmak için yarattığımız bir kolektifte
oldu. O sıralarda hâlâ gizli bir
anarşisttim. Ortaya çıkmaya ve kendimi bir anarşist olarak ilan etmeye
henüz hazır değildim, çünkü insanların neler söyleyeceğini ve bana nasıl
bakacaklarını biliyordum. Ben anarşistim dediğimde kimleri göreceklerdi?
Beyaz anarşistleri göreceklerdi, tüm o komik saçları vs. ile ve şöyle
diyeceklerdi, “hey kahrolası, onlarla mı düzüşeceksin?”
Bu kolektifte bir ikilik vardı: bir tarafta çarkın
dizginlerini idare etmeye çalışan eski yoldaşlar ve diğer tarafta “Bakalım Panter
tecrübesinden neler öğrenebiliriz ve onu geliştirip yükseltebiliriz. Bir
şeyleri artık aynı yollarla yapamayız” diyen ben ve diğer azınlık. Biz
–Panterler içinde eski bir konu olan- anti-seksist bakış açısının önemini
vurguladık, ancak diğer taraf “tüm bu feminist zırıltıları duymak istemiyorum”
dedi. Ve biz, “Peki güzel, madem siz duymak istemiyorsunuz, fakat biz, genç
insanların bunu duymasını istiyoruz, böylece Panterler’in içinde bazı şeylerin
yürümediğini ve üstesinden gelemediğimiz bazı içsel çekişmelerimiz olduğunu
bilecekler” dedik. Biz sorun için baskı yapmaya çalışıyorduk ancak, bu bir
savaş halini aldı ve tartışma hizip bölünmesinin ortaya çıkmasını zorladı. Bu
noktada, ben kolektifi terkettim ve şimdiye kadar bu dinamiklerle gerçekten
tutarlı bir şekilde ilgilenen yegane kişiler olan anarşistlerle ve
anti-otoriter gruplarla çalışmaya başladım.
Anarşizmden öğrendiğim en önemli derslerden biri de,
bizim zaten yaptığımız ve onları cesaretlendirmeye çalıştığımız radikal şeylere
bakmaya ihtiyaç duyuyor olmanız. Bu nedenle, Siyah topluluk içinde anarşizmin
çok ciddi potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum: bizim zaten yaptığımız ve
eyaleti, polisi veya politikacıları karıştırmadığımız pek çok şey anarşisçedir.
Biz bir diğerini kollarız, bir diğerinin çocuklarına dikkat ederiz, bir
diğerimiz için markete gideriz, topluluğumuzu korumanın yollarını buluruz.
Hatta kiliseler bile hâlâ bir yere kadar oldukça komünal bir yolda bir şeyler
yaparlar. Broşürlere geçmeden ya da insanlara, “Resim burada, eğer bunu
okursanız otomatikman örgütümüzü izleyeceksiniz ve devrime katılacaksınız”
demeden radikal olmanın yolları olduğunu öğrendim. Örnek olarak, katılım
anarşizm için çok önemli bir temadır ve aynı zamanda Siyah topluluk için de çok
önemlidir. Caz’ı düşünelim: varolan radikal pratiğin en iyi örneklerinden
birisidir çünkü bireysel ve kolektif arasında katılımcı bir bağlantı varsayar
ve kolektif bir beste içinde, müziğin kendisinin zevkini ve keyfini temel
alarak kim olduğunuzu ifade etmenize izin verir. Bizim topluluklarımız aynı
yolda olabilir. Müzik yapmanın ve devrim yapmanın tüm değişik görünümlerini bir
araya getirebiliriz.
Özgürlük için yapılan her eylemi nasıl besleyip
büyütebiliriz? Görevi başındaki insanlar veya köşede yakalanıp asılan insanlar
da olsa, nasıl bir plan yapabiliriz ve beraber çalışabiliriz? Öncü gücü temel
almamış dünyanın dört bir yanındaki değişik mücadelelerden öğrenmeye
ihtiyacımız var. Bolivia’da örnekleri var. Zapatistalar var. Senegal’de sosyal
merkezler inşa eden gruplar var. İlle de çok ileri fikirlerle gelmeyi denemese
de yaşamaya çalışan insanlara gerçekten bakmak zorundasınız. Soyut olanın
önemini azaltmaya ve yerelde neler olduğuna odaklanmaya ihtiyacımız var.
Tüm bu farklı kolları nasıl bir araya getirebiliriz?
Rastalar’ı nasıl bir araya getirebiliriz? Yerli topraklara mayın döşeyen
devletle hâlâ savaşmakta olan batı sahillerindeki insanları nasıl bir araya
getirebiliriz? Hepimiz için olan bir vizyon yaratmaya başlayan tüm bu insanları
nasıl bir araya getirebiliriz?
Muhalif düşünme ve muhalif riskler gereklidir. Bunun
şu anda çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu, neden anarşizmin ileriye
gitmemizde bize yardımcı olacak pek çok potansiyele sahip olduğunu düşünmemin
nedenlerinden birisi. Geleneğin kurucularına dogmatik bir şekilde bağlı
kalmamızı istemiyor, fakat bizim demokratik katılımımızı, yaratıcılığımızı ve
mutluluğumuzu yükseltecek her şeye açık olmamızı istiyor.
3-5 Ekim 2003 tarihlerinde Detroit’te Siyahî Anarşistler
(Anarchist People of Color) Konferansı’nı
düzenledik. Ülkenin dört bir yanından yüz otuz kişi geldi. Kendimizi sadece
görmek bile güzeldi ve Birleşik Devletler’in her yerinden gelen, kuralların
dışında düşünme yolları bulan siyahîlerin ilgileri çok güzeldi. Kendi
topluluğumuzun sesi haline gelebileceğimizi ve şunu söyleyebileceğimizi gördük:
“Durun bakalım, belki de bu şekilde örgütlenmemiz gerekmiyordur. Durun bakalım,
örgüt içinde insanlara yaptığınız muamele yolu baskıcıdır. Durun bakalım, sizin
hedefiniz ne? Benimkini duymak ister misiniz?” Bizim farklı topluluklarımızda
buna benzer seslere ihtiyaç var. Sadece bizim siyah topluluğumuzda değil, bütün
topluluklarda hazır-yapım planların gelişmesini durdurmaya ve insanların
kolektif olarak bu dünyayla ne yapacaklarını düşünerek bulmalarına güvenmeye ihtiyaç
var. Cevabın ne olabileceği üzerine düşündüklerimizi bir kenara koyma ve
geleceğin farklı görünüşlerini ortaya koymak için savaşma fırsatına sahibiz
diye düşünüyorum. Bunun üstünde çalışabiliriz. Ve cevabı olmaz: gittiği yere
kadar çalışmak zorundayız.
Mücadele etmek istememize rağmen, bu imparatorluktan
bize miras kalan problemler yüzünden bu oldukça zor. Örnek olarak, Cumhuriyetçi
Ulusal Konvansiyona karşı protestolarda çok sert, duygusal mücadeleler gördüm.
Ancak insanlar ona yapıştılar, hatta süreç içinde ağlamaktan kırılsalar bile.
Eğer gerçekten istekli bir şekilde bazı çetin mücadeleleri veremezsek bizi
bölen içsel dinamiklerimize varamayız. Bu, neden cevap yok dememin
sebeplerinden birisi: Buna ulaşmak zorundayız.
Bizim buradaki, Birleşik Devletlerdeki mücadelemiz
dünyadaki herkesi etkiliyor. Tabandaki insanlar giderek anahtar bir rol
oynuyorlar ve bizim tabandaki insanlara anlattığımız yol çok önemli bir hale
geliyor. Pek çoğumuz bazı çok zor meydan okuyuşları bertaraf edecek yeterli
ayrıcalığa sahibiz ve ihtiyaç duyduğumuz şey bu ayrıcalığın bir kısmından yeni
bir hareket inşa etmek için vazgeçmek. Potansiyel orada. Hâlâ kazanabiliriz –ve
kazanmanın anlamını yeniden tanımlayabiliriz- ancak daha önce sahip
olduğumuzdan çok daha zengin bir özgürlük görüşünü ilerletme fırsatına sahibiz.
Denemeye içtenlikle razı olmak zorundayız.
Bir Panter olarak ve şehir gerillalığı için yeraltına
inmiş herhangi biri olarak, hayatımı bu yola koydum. Yoldaşlarımın ölümünü
seyrettim ve yetişkin yaşamımın büyük bir kısmını hapislerde harcadım. Ancak
hâlâ kazanabileceğimize inanıyorum. Mücadele oldukça çetin ve siz bu çizgiyi
geçtiğinizde, hapse girme, yaralanma, öldürülme ve yoldaşlarınızın
yaralanmasını ve öldürülmesini seyretme risklerini alıyorsunuz. Bu sevimli bir
resim değil, fakat köklü bir zalimle savaşırken neler olabileceğinin resmidir.
Mücadele ediyoruz ve bu süreci onlar için zorlu hale getireceğiz ancak
mücadelenin kendisi de bizim için zorlu olacaktır. .
İşte sevgi için ve zor zamanlarda birbirimizi
desteklememiz için yollar bulmamızın nedenleri. Bu kazanabileceğimize
inanmaktan daha fazlasıdır: kendimizi bir sonraki adımı atamayacak gibi
hissettiğimizde bizi destekleyecek yapılara ihtiyacımız var. Bu sistem çöktü.
Bizi her gün yaralıyor ve biz ondan vazgeçemiyoruz. Oraya gitmek zorundayız.
Yeni yollar bulmak zorundayız.
Anarşizm, eğer hiçbir şey ifade etmiyorsa bile, dolu
dolu yaşamak ve kazanmak için ilişkilerimizde, yaşamlarımızda ve
düşüncelerimizde her ne gerekiyorsa ona açık olmayı ifade ediyor. Bazı
yollarda, ikisinin aynı şey olduğunu düşünüyorum: dopdolu yaşamak kazanmaktır.
Tabii ki zalimlerle çarpışmak zorundayız ve çarpışacağız ve bunu yapmak için
iyi yollar bulmaya ihtiyacımız var. Çarpışmadan en çok etkilenen aşağıdakiler,
bunu hatırlayın. Onlar, bu savaşın nasıl gideceği varsayımı hakkında farklı
görüş açılarına sahip olabilirler. Eğer bu kurnazlıklarla yüz yüze gelmek için
yollar bulamazsak, eski hayaletler yeniden belirecek ve eskiden olduğumuz
duruma geri çekileceğiz.
Siz,
hepiniz bunu yapabilirsiniz. Bu vizyona sahipsiniz. Bu yaratıcılığa sahipsiniz.
Hiç kimsenin bunu engellemesine izin vermeyin.
Ashanti Alston
Çeviren: Yüksel Tür
Ashanti Alston
Çeviren: Yüksel Tür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder