Sayfalar

13 Şubat 2012 Pazartesi

Siyah Anarşizm

Chuck Morse - Ashanti Alston


Giriş

 Çoğu klasik anarşist, anarşizmi, temel gerçeklerden oluşan bir yapı olarak gördü. Bu gerçeklerin sadece dünyaya ifşa edilmeye ihtiyacı vardı ve anarşistler insanların, idea’nın karşı konulmaz mantığıyla bir kez karşı karşıya kaldıklarında anarşist olacaklarına inandılar. Bu, didaktik olma eğiliminin sebeplerinden birisidir.

 Neyse ki, anarşist hareketin yaşanan pratiği bundan çok daha zengindir. Az sayıda kişi bu sekilde anarşiste “dönüşmüştür”: insanlar için, anarşizmin kendi yaşanmış tecrübeleriyle olan ilgisini ve kendi anlayış ve ilgilerine yatkınlığını keşfederek, anarşizmi yavaş bir şekilde benimsemek oldukça yaygın bir durumdur.

 Anarşist geleneğin zenginliği, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başından bize miras kalan anarşist olmayan muhaliflerle anarşist bakış arasında karşı karşıya gelenlerin uzun tarihi içinde kesin biçimde ortaya serilir. Anarşizm bu karşılaşma yoluyla gelişti ve şimdi önceleri hareket için ikinci planda olan toplumsal çelişkilerin karşısına çıkıyor. Örnek olarak, bir yüzyıl önce, ataerkilliğe karşı mücadele pek çok anarşist için göreceli olarak daha ikinci planda bir kaygı konusuydu ve şimdi bu, egemenliğe karşı mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak geniş kabul görmüştür.

 Kuzey Amerika’da, hem beyaz üstünlüğüyle savaşabilen hem de kültürel çeşitliliğe ve kültürel değişime pozitif bir bakışı açıkça ifade edebilen anarşizmin gelişmesinin ne anlama geldiğinin ciddi olarak keşfedilmesi son 10-15 yıl içinde olmuştur. Yoldaşlar bu tür bir görevin tarihsel referanslarını tanımlamak için oldukça sıkı çalışıyorlar, hareketimiz onu kucaklamak için nasıl değişmek zorunda ve gerçek bir ırkçılık karşıtı anarşizm neye benzeyecek?

 Institue of Anarchist Studies (Anarşist Çalışmalar Enstitüsü) kurucu üyesi Ashanti Alston tarafından yapılan alttaki konuşma bu soruların bir kısmını araştırıyor. Kara Panter Partisi ve Siyah Özgürlük Ordusu eski üyesi olan Alston, anarşizmle (Siyah Özgürlük Ordusu ile ilgili eylemleri dolayısıyla hapisteyken başlayan) kendi karşılaşmasını açıklıyor. Anarşizmin eski bakış açılarının sınırlarına, siyah insanlarla olan çağdaş ilişkisine ve yeni bir devrimci hareket inşa etmek için gerekli bazı temel ilkelere değiniyor.

 Bu yazı, Alston tarafından 24 Ekim 2003 yılında New York’daki Hunter Koleji’nde verilmiş konuşmanın yayına hazırlanmış bir özetidir. Bu etkinlik Anarşist Çalışmalar Enstitüsü tarafından organize edilmiş ve New York Şehir Üniversitesi Öğrenci Özgürleşme Eylemi Hareketi tarafından desteklenmiştir.


Chuck Morse 


 

 Kara Panter Partisi oldukça hiyerarşik olmasına rağmen, örgütteki tecrübelerimden çok şey öğrendim. Herşey bir yana, Panterler, diğer insanların mücadelelerinden öğrenme ihtiyacını aklıma soktu. Bunu yaptığımı düşünüyorum ve bu, benim bugün anarşist olmamın nedenlerinden birisidir. Tüm bunlardan sonra, eski stratejiler artık çalışmadığında,  kendinizi bağımsız hale getirebildiğinizi ve tekrar ileriye doğru hareket edebildiğinizi görmek için bir şeyler yapmanın başka yollarına bakma ihtiyacı hissedersiniz. Biz Panterler’deyken ulusalcılardan, Marksist-Leninistlerden ve onlara benzeyen diğerlerinden çok çektik, fakat onların toplumsal dönüşüme yaklaşımlarının önemli problemleri vardı ve ben devrim yapma üstüne düşünmenin başka yolları olup olmadığını görmek için anarşizmi araştırdım.

 Anarşizm hakkında bilgileri ülkenin dört bir yanındaki hapishanelerdeyken bana gönderilen mektup ve broşürlerden öğrendim. Başlangıçta, aldığım hiçbir materyali okumak istemedim – bunlara bakınca bana anarşizm sadece kaos hakkında gibi görünüyordu ve herkes kendi bildiğini yapıyordu- ve uzun bir süre ihmal ettim. Ancak –yalıtılma cezası aldığımda- çok zaman vardı ve okuyacak başka hiçbir şeyim yoktu, canım sıkılıyordu, en sonunda (anarşizm hakkında o güne kadar duyduğum her şeye rağmen) karıştırmaya başladım. İnsanların mücadeleleri, kültürleri ve örgütsel oluşumları üzerine analizlerini gördüğümde gerçekten çok şaşırdım – bu beni çok duygulandırdı.

 Bu analizler, Panterler’de edindiğim tecrübeler hakkında önemli şeyleri görmemde bana yardımcı oldu, ki bunlar benim için önceden açık değildi. Örnek olarak, Huey P. Newton, Bobby Seal ve Eldridge Cleaver gibi insanlara olan sevgimde bir problem olduğunun farkına vardım ve gerçekten onları idealize ediyordum. Eğer siz birisine sizin lideriniz olarak işe başlaması ve sizin yerinize tüm kararları alması için izin veriyorsanız, tüm bunlardan sonra, bu sizin hakkınızda ne söyler? Anarşizm bana şunu görmemde yardımcı oldu, size bir birey olarak saygı duyulmalı ve hiç kimse sizin yerinize düşünmek için yeterince önemli değildir. Eğer, Huey P. Newton veya Eldridge Cleaver’ı dünyadaki en kötü devrimciler olarak düşünsek bile, kendimi de en az onlar kadar kötü bir devrimci olarak görmeliyim. Madem ki gencim, bir beynim var. Düşünebilirim. Kararlar alabilirim.

 Hapishanedeyken tüm bunları düşündüm ve kendimi şunları söylerken buldum, “Adamım, biz gerçekten kendimizi problemler yaratacak ve hizipler üretecek sınırlı bir yolla kurmuşuz. Biz düşünmeden bir programı takip etmekle sınırlanmışız.” Kara Panter Partisi’nin tarihi, ki kendisi kadar büyüktür, bu iskelete sahiptir.  Totem direğindeki en küçük insan bir işçi olarak varsayılır ve en tepede beyniyle bir kişi. Ancak hapishanede öğrendim ki, bu kararların bazılarını kendim de alabilirdim ve çevremdeki insanlar da bu kararları kendileri alabilirlerdi. Kara Panter Partisi liderlerinin yaptığı her şeyi takdir etmeme rağmen, bazı şeyleri daha farklı yapabileceğimizi ve böylece kendi potansiyellerimizi çok daha bütünüyle kullanabileceğimizi ve ileriye dönük gerçek kendini-gerçekleştirme yönünde hareket edebileceğimizi görmeye başladım. Başlangıçta kolay olmamasına rağmen, anarşist materyallere batmıştım ve bana anlayış sağlamaya başladıkça elimden bırakamaz buldum kendimi. Bana Kanada ve Detroit’ten broşür gönderen kişilere yazdım ve daha fazla göndermelerini istedim.

 Bununla birlikte, aldıklarımın hiç birisi Siyah halkla veya Latinler’le uğraşmıyordu. Belki Meksika devrimi ile ilgili tesadüfi tartışmalar oluyordu, ancak bizimle, burada, Birleşik Devletlerde ilgilenen hiçbir şey yoktu. Ezici bir şekilde üstüne vurgu yapılanlar, anarşizmin kurucu babaları –Bakunin, Kropotkin ve başka diğerleriydi, ancak bunlar Avrupalı mücadeleleri adresleyen Avrupalı figürlerdi, gerçekte benimle konuşmuyorlardı.

 Bunu bana uygulayacak bir figür bulmayı denedim. Siyahların tarihine yeniden bakmaya başladım, Afrika tarihine ve diğer renklerdeki insanların tarihine ve mücadelelerine. Avrupalı olmayan toplumlarda antik çağlardan günümüze pek çok anarşist pratik örnekleri buldum. Bu benim için çok önemliydi: Anti-otoriter bir yolda sadece Avrupalı insanların çalışabileceklerini değil, fakat bizim hepimizin bunu yapabileceğini bilmeye ihtiyaç duyuyordum. 

 Afrika’da bulduğum şeylerden cesaretlendim –kabile olarak adlandırdığımız daha antik formlardan pek değil – ancak Zimbabwe, Angola, Mozambik ve Gine’de ortaya çıkmış modern mücadelelerden. Öncü örgütler tarafından yönlendirilseler bile, insanların yerelde radikal, demokratik topluluklar kurduğunu gördüm. İlk defa, bu sömürgeci durumda, Afrikalı insanlar Angolalılar’ın “popüler güç” dedikleri şeyi yaratıyorlardı. Bu popüler güç oldukça anti-otoriter bir biçim aldı: İnsanlar sadece kendi yaşamlarını yürütmüyorlardı, ancak aynı zamanda onları baskı altına alan herhangi bir yabancı güçle savaşarak yaşamlarını dönüştürüyorlardı. Bununla birlikte, bu özgürlük mücadelelerinin her biri insanlar özgürlüğe yaklaştıkça yeni baskıcı yapılara maruz kalıyorlardı: örgüt liderliği, hükümet, ordunun toplumsal konumunu yükseltme, zalimler kovulduğunda insanları kontrol etme gibi fikirlerle etkileniyordu. Bir kez sözde zafer tamamlandığında, -zalimlere karşı yıllarca savaşmış olan insanlar- silahsızlandırıldı ve gerçek popüler güce sahip olmak yerine, eyaletin dümeninde yeni bir parti inşa edildi. Sonuçta, Angola, Gine, Mozambik ve Zimbabwe’de gerçek bir devrim ya da hakiki bir özgürlük olmadı çünkü yabancı zalimlerin yerine yerli zalimler geçti.

 Sonuçta, burada, Birleşik Devletler’de ben Siyah özgürlüğü için savaşıyorum ve merak ediyorum: bunun gibi bir durumdan nasıl kaçınabiliriz? Anarşizm bana hadlerini bildirmemde ısrar ederek bu soruyu cevaplamam için bir yol verdi, biz şu anda direnirken, karar alma ve icra etme yapıları, sürece sürekli pek çok insan dahil ediyor ve “aydınlanmış” halkların geri kalan herkes için karar almalarına izin verilmemeli. İnsanların kendileri, kendi seslerini açıkça ifade ettikleri ve kendi kararlarını verdikleri yapılar yaratmak zorundalar. Ben bunu diğer ideolojilerden edinmedim: Ben bunu anarşizmden aldım.

 Aynı zamanda, pratikte, anarşistik karar verme yapılarının mümkün olduğunu görmeye başladım. Örnek olarak, Ağustos 2000’deki Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyona karşı yapılan protestolarda, normalde dışlanan grupların –beyaz olmayan insanların, kadınların ve gay-lezbiyenlerin- hareketliliğin her türlü yönüne aktif olarak katıldıklarını gördüm. Biz, küçük grupların diğerleri için kararlar almasına izin vermedik ve insanlar farklılıklara sahip oldukları halde, onlar iyi ve faydalı görülüyorlardı. Panterler’deki tecrübemden sonra, insanların aynı sayfada olmayı denemedikleri ve bazen çatışan çıkarlarımız için çalışma girişimlerini içtenlikle kucakladıkları bir ortamda olmak, bu benim için yeniydi.Bu bana anarşizmin nasıl uygulanabileceği üzerine bazı fikirler verdi.

 Bu aynı zamanda beni meraklandırdı: Eğer anarşizm konvansiyon protestosundaki çeşitli gruplara uygulanabiliyorsa, ben, Siyah bir eylemci olarak, bunları Siyah topluluk içinde uygulayabilir miydim?

 Görüşlerimizin bazıları, mücadelemizi engelleyen insanlar olarak bizim kim olduğumuz hakkındadır. Örnek olarak, Siyah topluluk sıklıkla tek parça bir grup olarak dikkate alınır, ancak gerçekte pek çok farklı çıkardaki topluluklardan oluşan bir topluluktur. Siyah olmanın pek fazla etnik bir kategori olmadığını fakat olaylara farklı bakabilmek için muhalif bir güç veya bir mihenktaşı olduğunu düşünüyorum. Siyah kültür her zaman muhalif olmuştur ve hep, burada baskıya direnmenin yaratıcı yollarını bulma hakkındadır. Sonuçta, Siyah anarşizmden bahsettiğimde, bu benim derimin rengine bağlı bir şey değildir, fakat kişi olarak, direnebilecek birisi olarak ben kimim, ben saplandığımda kim farklı bir şekilde görecek ve böylece farklı yaşayacak.

 Anarşizm hakkında benim için önemli olan şey, onun, sizin asla eski, modası geçmiş yaklaşımlara yapışmamanız için ısrarıdır, ve her zaman şeylere, duygulara ve düzenlemelere bakmakta yeni yollar bulmaya çalışmasıdır. Benim örneğimde, anarşizm uygulamasında ilk bulunmam 1990’ların başında, tekrar Kara Panter gazetesi çıkarmak için yarattığımız bir kolektifte oldu.  O sıralarda hâlâ gizli bir anarşisttim. Ortaya çıkmaya ve kendimi bir anarşist olarak ilan etmeye henüz hazır değildim, çünkü insanların neler söyleyeceğini ve bana nasıl bakacaklarını biliyordum. Ben anarşistim dediğimde kimleri göreceklerdi? Beyaz anarşistleri göreceklerdi, tüm o komik saçları vs. ile ve şöyle diyeceklerdi, “hey kahrolası, onlarla mı düzüşeceksin?”

 Bu kolektifte bir ikilik vardı: bir tarafta çarkın dizginlerini idare etmeye çalışan eski yoldaşlar ve diğer tarafta “Bakalım Panter tecrübesinden neler öğrenebiliriz ve onu geliştirip yükseltebiliriz. Bir şeyleri artık aynı yollarla yapamayız” diyen ben ve diğer azınlık. Biz –Panterler içinde eski bir konu olan- anti-seksist bakış açısının önemini vurguladık, ancak diğer taraf “tüm bu feminist zırıltıları duymak istemiyorum” dedi. Ve biz, “Peki güzel, madem siz duymak istemiyorsunuz, fakat biz, genç insanların bunu duymasını istiyoruz, böylece Panterler’in içinde bazı şeylerin yürümediğini ve üstesinden gelemediğimiz bazı içsel çekişmelerimiz olduğunu bilecekler” dedik. Biz sorun için baskı yapmaya çalışıyorduk ancak, bu bir savaş halini aldı ve tartışma hizip bölünmesinin ortaya çıkmasını zorladı. Bu noktada, ben kolektifi terkettim ve şimdiye kadar bu dinamiklerle gerçekten tutarlı bir şekilde ilgilenen yegane kişiler olan anarşistlerle ve anti-otoriter gruplarla çalışmaya başladım.

 Anarşizmden öğrendiğim en önemli derslerden biri de, bizim zaten yaptığımız ve onları cesaretlendirmeye çalıştığımız radikal şeylere bakmaya ihtiyaç duyuyor olmanız. Bu nedenle, Siyah topluluk içinde anarşizmin çok ciddi potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum: bizim zaten yaptığımız ve eyaleti, polisi veya politikacıları karıştırmadığımız pek çok şey anarşisçedir. Biz bir diğerini kollarız, bir diğerinin çocuklarına dikkat ederiz, bir diğerimiz için markete gideriz, topluluğumuzu korumanın yollarını buluruz. Hatta kiliseler bile hâlâ bir yere kadar oldukça komünal bir yolda bir şeyler yaparlar. Broşürlere geçmeden ya da insanlara, “Resim burada, eğer bunu okursanız otomatikman örgütümüzü izleyeceksiniz ve devrime katılacaksınız” demeden radikal olmanın yolları olduğunu öğrendim. Örnek olarak, katılım anarşizm için çok önemli bir temadır ve aynı zamanda Siyah topluluk için de çok önemlidir. Caz’ı düşünelim: varolan radikal pratiğin en iyi örneklerinden birisidir çünkü bireysel ve kolektif arasında katılımcı bir bağlantı varsayar ve kolektif bir beste içinde, müziğin kendisinin zevkini ve keyfini temel alarak kim olduğunuzu ifade etmenize izin verir. Bizim topluluklarımız aynı yolda olabilir. Müzik yapmanın ve devrim yapmanın tüm değişik görünümlerini bir araya getirebiliriz.


 Özgürlük için yapılan her eylemi nasıl besleyip büyütebiliriz? Görevi başındaki insanlar veya köşede yakalanıp asılan insanlar da olsa, nasıl bir plan yapabiliriz ve beraber çalışabiliriz? Öncü gücü temel almamış dünyanın dört bir yanındaki değişik mücadelelerden öğrenmeye ihtiyacımız var. Bolivia’da örnekleri var. Zapatistalar var. Senegal’de sosyal merkezler inşa eden gruplar var. İlle de çok ileri fikirlerle gelmeyi denemese de yaşamaya çalışan insanlara gerçekten bakmak zorundasınız. Soyut olanın önemini azaltmaya ve yerelde neler olduğuna odaklanmaya ihtiyacımız var.

 Tüm bu farklı kolları nasıl bir araya getirebiliriz? Rastalar’ı nasıl bir araya getirebiliriz? Yerli topraklara mayın döşeyen devletle hâlâ savaşmakta olan batı sahillerindeki insanları nasıl bir araya getirebiliriz? Hepimiz için olan bir vizyon yaratmaya başlayan tüm bu insanları nasıl bir araya getirebiliriz?

 Muhalif düşünme ve muhalif riskler gereklidir. Bunun şu anda çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu, neden anarşizmin ileriye gitmemizde bize yardımcı olacak pek çok potansiyele sahip olduğunu düşünmemin nedenlerinden birisi. Geleneğin kurucularına dogmatik bir şekilde bağlı kalmamızı istemiyor, fakat bizim demokratik katılımımızı, yaratıcılığımızı ve mutluluğumuzu yükseltecek her şeye açık olmamızı istiyor.

 3-5 Ekim 2003 tarihlerinde Detroit’te Siyahî Anarşistler (Anarchist People of Color) Konferansı’nı düzenledik. Ülkenin dört bir yanından yüz otuz kişi geldi. Kendimizi sadece görmek bile güzeldi ve Birleşik Devletler’in her yerinden gelen, kuralların dışında düşünme yolları bulan siyahîlerin ilgileri çok güzeldi. Kendi topluluğumuzun sesi haline gelebileceğimizi ve şunu söyleyebileceğimizi gördük: “Durun bakalım, belki de bu şekilde örgütlenmemiz gerekmiyordur. Durun bakalım, örgüt içinde insanlara yaptığınız muamele yolu baskıcıdır. Durun bakalım, sizin hedefiniz ne? Benimkini duymak ister misiniz?” Bizim farklı topluluklarımızda buna benzer seslere ihtiyaç var. Sadece bizim siyah topluluğumuzda değil, bütün topluluklarda hazır-yapım planların gelişmesini durdurmaya ve insanların kolektif olarak bu dünyayla ne yapacaklarını düşünerek bulmalarına güvenmeye ihtiyaç var. Cevabın ne olabileceği üzerine düşündüklerimizi bir kenara koyma ve geleceğin farklı görünüşlerini ortaya koymak için savaşma fırsatına sahibiz diye düşünüyorum. Bunun üstünde çalışabiliriz. Ve cevabı olmaz: gittiği yere kadar çalışmak zorundayız. 

 Mücadele etmek istememize rağmen, bu imparatorluktan bize miras kalan problemler yüzünden bu oldukça zor. Örnek olarak, Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyona karşı protestolarda çok sert, duygusal mücadeleler gördüm. Ancak insanlar ona yapıştılar, hatta süreç içinde ağlamaktan kırılsalar bile. Eğer gerçekten istekli bir şekilde bazı çetin mücadeleleri veremezsek bizi bölen içsel dinamiklerimize varamayız. Bu, neden cevap yok dememin sebeplerinden birisi: Buna ulaşmak zorundayız.

 Bizim buradaki, Birleşik Devletlerdeki mücadelemiz dünyadaki herkesi etkiliyor. Tabandaki insanlar giderek anahtar bir rol oynuyorlar ve bizim tabandaki insanlara anlattığımız yol çok önemli bir hale geliyor. Pek çoğumuz bazı çok zor meydan okuyuşları bertaraf edecek yeterli ayrıcalığa sahibiz ve ihtiyaç duyduğumuz şey bu ayrıcalığın bir kısmından yeni bir hareket inşa etmek için vazgeçmek. Potansiyel orada. Hâlâ kazanabiliriz –ve kazanmanın anlamını yeniden tanımlayabiliriz- ancak daha önce sahip olduğumuzdan çok daha zengin bir özgürlük görüşünü ilerletme fırsatına sahibiz. Denemeye içtenlikle razı olmak zorundayız.

 Bir Panter olarak ve şehir gerillalığı için yeraltına inmiş herhangi biri olarak, hayatımı bu yola koydum. Yoldaşlarımın ölümünü seyrettim ve yetişkin yaşamımın büyük bir kısmını hapislerde harcadım. Ancak hâlâ kazanabileceğimize inanıyorum. Mücadele oldukça çetin ve siz bu çizgiyi geçtiğinizde, hapse girme, yaralanma, öldürülme ve yoldaşlarınızın yaralanmasını ve öldürülmesini seyretme risklerini alıyorsunuz. Bu sevimli bir resim değil, fakat köklü bir zalimle savaşırken neler olabileceğinin resmidir. Mücadele ediyoruz ve bu süreci onlar için zorlu hale getireceğiz ancak mücadelenin kendisi de bizim için zorlu olacaktır. .

İşte sevgi için ve zor zamanlarda birbirimizi desteklememiz için yollar bulmamızın nedenleri. Bu kazanabileceğimize inanmaktan daha fazlasıdır: kendimizi bir sonraki adımı atamayacak gibi hissettiğimizde bizi destekleyecek yapılara ihtiyacımız var. Bu sistem çöktü. Bizi her gün yaralıyor ve biz ondan vazgeçemiyoruz. Oraya gitmek zorundayız. Yeni yollar bulmak zorundayız.

 Anarşizm, eğer hiçbir şey ifade etmiyorsa bile, dolu dolu yaşamak ve kazanmak için ilişkilerimizde, yaşamlarımızda ve düşüncelerimizde her ne gerekiyorsa ona açık olmayı ifade ediyor. Bazı yollarda, ikisinin aynı şey olduğunu düşünüyorum: dopdolu yaşamak kazanmaktır. Tabii ki zalimlerle çarpışmak zorundayız ve çarpışacağız ve bunu yapmak için iyi yollar bulmaya ihtiyacımız var. Çarpışmadan en çok etkilenen aşağıdakiler, bunu hatırlayın. Onlar, bu savaşın nasıl gideceği varsayımı hakkında farklı görüş açılarına sahip olabilirler. Eğer bu kurnazlıklarla yüz yüze gelmek için yollar bulamazsak, eski hayaletler yeniden belirecek ve eskiden olduğumuz duruma geri çekileceğiz.

 Siz, hepiniz bunu yapabilirsiniz. Bu vizyona sahipsiniz. Bu yaratıcılığa sahipsiniz. Hiç kimsenin bunu engellemesine izin vermeyin. 


Ashanti Alston


Çeviren: Yüksel Tür 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder